12 Nisan 2015 Pazar

Adalet Sarayında Terör



Bakmayın siz bazılarının hasretle “Ah o eski zamanlar”deyişine.Bunların özlem çektiği yıllarda aslında ülkemizin durumu bugünkünden çok uzaktı.Yoksulluk diz boyu, derler ya işte o günler öyle idi. O günlerin en güzel taraflarında biri belki,akrabalık,komşuluk,arkadaşlık ile dostlukların samimiyete dayalı olması idi.Şimdilerde bunlar neredeyse ortadan kalktı.Çıkar hesapları hep önde.Ah diyenlerin bir kısmı sadece çocukluk dönemlerindeki masumiyetlerini arıyorlar.Keşke,mümkün olabilse de hepimiz masumiyetimizin zirvede olduğu o günahsız günlerimize dönebilsek.Ama geçti Bor'un pazarı...İstesek te artık o günlere dönüş mümkün değil.
Özlemi çekilen güzel hasletlerin yanı sıra bir de hiç arzulanmayan çirkinlikler de vardı.Bir nesil,günde ortalama üç beş insanın öldürüldüğü yılları yaşayarak bugünlere geldi.O günleri yaşayıp ta şimdi, “Ah o günler...” diyen bazı insanların ahında özlem yoktur;belki kahırlanma vardır:Biz nasıl oldu da bu hallere düştük,diye.

Çocukluk günleri bitip gençliğe geçerken dönülen dönemeçte kimi çocuklar canavarların kucağına düştü.Canavarların tuzağına düşenlerin bir kısmı iflah olmaz birer hain olarak yollarına devam ederek bugünlere kadar geldiler.Bunlar,din,en başta olmak üzere bütün değerlerine düşman oldular.Vatanmış,milletmiş,devletmiş onlar için bir anlam ifade etmez.Fakat yeri ve zamanı gelince ağızlarından da düşürmezler.En son Süriye'de bulunan Süleyman Şah Saygı Karakolu'nun yeri değiştirildiğinde nasıl vatansever (!) olduklarını gördük.Bu tip insanların ahlarında bile geçmişte beceremedikleri hainliklerinin pişmanlığı var.Hayalini kurdukları devrimleri göremeden -ahirete inanmadıklarına göre- çürümek üzere toprağa girmek korkusu ile ah.. çekmeye devam ediyorlar.

İnsanları köleleştiren ve “sürü” muamelesine tabi tutan ideolojilerin önünde ki en büyük engel daima din olmuştur.Çünkü,din insanları,bir diğerinden bağımsız bir birey olarak ve her şeyin en iyisine layık ve bütün mevcudatın kendi emrine amade kılındığı bir şekilde değerlendiriyor.Hayvanlar aleminde bile “komün” hayatının kendiliğinden tezahür eden kuralları vardır.Büyükbaş,küçükbaş,yabani,yırtıcı,etçil,otçul,uçan,sürünen hayvanların bir arada ve aynı “kom” da yaşamaları mümkün değil.Her biri tek başına bir varlık olan insanlar için “komün” hayatının düşünülmesi için,insanın “insan” denilen varlığa düşman olacak derecede aklî zaafiyet sahibi olması gerekir.

Din düşmanlığının teröristlerce ilk sırada değerlendirilmesi boşuna değil.Çünkü dinsizlik teröristlere her alanda “özgürce” hareket edebilme imkânı veriyor.Ahlak ve vicdan asla dinin verdiği değerleri sağlayamıyor.

Şimdilerde bazı örgütleri (Daiş,Elkaide vb.) dillerine dolayıp,ısrarla kamuoyunda “Müslüman terörist” imajı için gayret gösterenler,aslında kendi terör ve teröristine haklılık kılıfı bulmaya çalışmaktadırlar.Müslüman, Maide suresindeki 32.ayette açık bir şekilde ifade edilen “...Kim bir insanı,insana karşılık olmaksızın ya da yeryüzünde bir bozgunculuğa karşılık olmaksızın öldürürse,sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur.” hükmüne iman etmiştir.Ayrıca “İyilik ve takva konusunda yardımlaşın,günah ve saldırganlık konusunda yardımlaşmayın.” (Maide suresi ayet:2) emri ilahisine şek ve şüphe olmaksızın iman etmiştir.Terör insanlık için beladır.Tasvip edilecek hiç bir yanı yok.Toplumun huzurunu bozan,can güvenliği teminatını hiçe sayan,anarşi ,kaosu,fitne ve fesat çıkaranlar lanetli suçlulardır. Kısa ve net:Müslüman terörist olmaz.
Ülkemizde ki terör, esas itibarıyla komümizmden kaynaklıdır.Komünizm veya onun türevlerinden fikren beslenenlerin eninde sonunda kaçınılmaz bir son olarak varacakları aşama terördür. Çünkü, şimdiye kadar komünizm,hiç bir ülkede terör ve savaş olmadan gönüllü kabullenilen bir rejim olarak ortaya çıkmadı.Bütün komünist ülkelerde bu şaşmaz kural geçerlidir.
Lenin terörü şöyle tanımlamış: “Terör savaşın belirli bir zamanında,güçlerin belirli bir durumunda,kesin savaşın varlığında,yararlı ve hatta esas mücadele olabilecek askeri eylem biçimlerinden birisidir.” ve “ Biz terörü asla redetmedik.Ve redetmeyiz de.” (Ajlan Sayılgan,Ansiklopedik Marksist Sözlük)
Birçok ülkenin terör örgütleri listesinde bulunan DHKP-C,Marksist-Leninist yani komünist bir örgüttür.Örgütün amacı,Lenin'in “..esas mücadele...eylem biçimlerinden” kabul ettiği terör vasıtasıyla ülkemizde komünist bir yönetim gerçekleştirmektir.
Barış sürecinin tesisi ve devamlılığını sağlama kapsamında yapılan görüşmelere Öcalan'nın da açıktan destek ve PKK'ya talimat vermesiyle , PKK'nın silah bırakma noktasına gelmiş olması bilindik hain odakları oldukça telaşlandırdı.Ülkemiz üzerinde hesabı olanlar hemen devreye girdiler.Yani bir bela biterken bir başkası otomatik olarak devreye giriyor.

İstanbulda,Adalet Sarayına avukat kimliği ile girdikleri belirtilen teröristler öldürülmeden önce Cumhuriyet Gazetesi muhabirine ropörtaj vermişler.Gazete de bu teröristler için “eylemci” ifadesini kullanarak,eylemi yapmaya mecbur bırakıldıkları gibi akıllara ziyan cümleler kullanarak güya haber yapmış.Haberden çok reklam ve teröristleri savunma ve onlara “haklılık” gayreti içinde oldukları dikkatlerden kaçmıyor.Terör ve teröristi savunmanın hiç bir gerekçesi olmaz.Olamaz..Ha,komünistlerin savunması doğaldır.Çünkü onlar için terör “esas mücadele” olarak kabul edilmiştir.

Bizim geçmişimizde Marksizmin anlattığı manada hiçbir zaman “sınıf” yaşantısı olmadı.Marksist ideolojinin tuzağına bilmeden düşenlerin yanı sıra bilinçli bir tercih ile Komünist olanlar,sırf ideolojilerini haklı çıkarmak adına,aslında var olmayan bir “işçi sınıfı” anlayışı oluşturma çabasına girdiler.Eğer,topluma “İşçi sınıfı” anlayışı yerleştirilebilse onları yönetmek ve gütmek çok kolay olacaktı.Ama beceremediler...

Çocukluktan gençliğe doğru yol alırken dönülen dönemeçte komünistlerin ağına düşenler, yaşlanmış olsalar da alışkanlıkların çok etkisinde kaldıklarından sağlıklı düşünebilme ve gençleri doğru yollara yönlendirme melekelerini de yitirmiş haldeler. “Ah o eski günler” diye iç geçiren kaşarlanmışların bu ülkeye ve insanlarına zere kadar faydaları olmamıştır.Onlar kaos ve anarşiden beslenen parazitlerdir.

Komünistlerimizin en belirgin bir özelliği,genelde varlıklı insanlar olmasıdır.Halkın çocukları, fikren zehirlenip dağlarda,sokaklarda ve mahzenlerde bir yaşama ve sıkıntlara mahküm edilirken onlar hep varlık içinde rahat bir hayat yaşamaya devam ettiler.

Her alanda gelişen bir Türkiye'den rahatsız olanların ahlarında sinsilik var,ihanet planları var.Eski Türkiye'ye dönüş olmasın.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder