10 Mart 2023 Cuma

Deprem ve Siyaset

     Ülkemizde yüzyılın felaketi denilen bir deprem afeti yaşandı.Depremin üzerinden bir ay geçti.Yaralar sarılmaya devam ediliyor.Konut sorunu büyük bir ihtiyaç olarak en önce ve hızlı bir şekilde karşılanması gereken bir husus.Cumhurbaşkanı Erdoğan konutlar için bir yıllık bir süre istedi.Depremzedeler Erdoğan'a güveniyor.

    Muhalefet partileri depremde bile cumhurbaşkanlığı seçimine yatırım için siyaset yaptılar.Aylar süren toplantılar neticesinde Kemal Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı adayı olarak ilan ettiler.Ama gerçek şu ki altılı masa denilen cephede yer alanlardan bile  bir kısmı  Kılıçdaroğlu ile seçimin kazanılmayacağını söylüyor.
    
Deprem gibi bir felaket bile siyaset yapılmasına engel olamadı.Doğal olan da budur zaten.Hayatın her alanında siyaset var. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2023 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminin 14 Mayıs'ta yapılacağına dair imza atacak ve duyuru yapacaktır.
  
  14 Mayıs tarihi Türkiye'de tek parti rejimine ve tek adam sistemine son verildiği bir tarihi ifade ediyor.Altılı masanın amacı o günlere dönmektir.Bunu da zaten gizlemiyorlar.Güçlendirilmiş parlamenter sistem asıl amacın perdelenmesi için kullanılan bir argümandır.Koalisyon dönemlerinde Türkiye olması gereken yere gelmedi.Partiler arası çekişmeler daima sağlıklı bir iktidar oluşmasına fırsat vermedi.
 
   Şimdi Cumhurbaşkanlığı sistemini "Tek adam" rejimi diye pazarlamaya çalışmaları tamamen gerçek dışı gerekçelere dayandırılıyor.Son yirmi yılda Türkiye'nin geldiği seviye düşmanları ve ucuz politikacıları rahatsız ediyor.
    Deprem üzerinden iktidarı yıpratmak isteyenler umduklarını bulamadı.Dışarıdan yapılan çalışmalar ile durdurulmaya çalışılan Türkiye her şeyin farkında olan milletin desteği ile yoluna devam edecektir.Milletimiz dönen dolapların oynanan oyunların farkında.
  
  14 Mayıs 2023 seçimlerinde milli irade güçlü bir şekilde tecelli edecektir.Cumhur ittifakı uluslararası saldırılara rağmen içeriden yapılan fitnelere rağmen iktidar olacaktır
 inşaallah.
    
    

6 Şubat 2023 Pazartesi

Yine Deprem

     Anlaşılan o ki bundan böyle  ülkemizde daha birçok deprem olacak.Daha önce yaşadığımız her  depremde ders alarak çıktık.Ancak depremin ne zaman ve nerede nasıl hangi şiddete olacağını bilmiyoruz.Her deprem farklı zayiatlara sebep oluyor.Bazen depremleri hiç can kaybı olmadan çeşitli maddi zararlar ile atlatıyoruz .Bu her zaman böyle olacak anlamına gelmiyor.

    Gölcük depremi olduğunda maalesef devlet çok geç fark etti.Dolayısıyla devlet ciddiyeti ile bağdaşmayan bir gecikme ile müdahale yapılabildi.Ama bundan ders alan yeni iktidar, Van depreminde ve sonraki depremlerde  anında bütün imkânlarını seferber ederek depremzedelerin  yardımına koştu.

    Ancak 6 Şubat 2023 gecesi Maraş,Malatya,Hatay,Diyarbakır,Adana gibi on ilde meydana gelen deprem çok şiddetli oldu.Gece saat 04.17'de insanlar uykuda iken meydana gelen deprem büyük korku ve panik meydana getirdi.Durum hakikaten vahimdi.Türkiye devleti depremin sebep olduğu hasar ve zayiatı gördü ve uluslararası yardıma açık olduğunu açıkladı.Çünkü on ilde meydana gelen deprem korkunç yıkımlara sebep oldu.Her geçen saat ölü sayısı artıyor. Türkiye'nin tek başına bu yıkımın altından kalkması mümkündür;ancak en kısa zamanda bu yıkımın ortadan kalkması ve yeniden inşa işlemleri için büyük maliyetlere ihtiyaç var.

    Kentsel dönüşüm hızlı bir şekilde bütün bölgelerde zorunlu hale getirilmelidir.Dönüştürülen veya önceki depremler sonrası yapılan yapılarda çok şiddetli depremlerde dahi herhangi bir hasar olmadığı görülmüştür.Özellikle Gölcük depremi (1999) öncesi yapılan binaların kalitesi çok düşük.O zaman müteahhitlerin insafı dahilinde ,inşa edilen binalar bugün değilse yarın bir gün mutlaka yıkılacaktır.

    Devlet, deprem ile ilgili konularda  mutlaka çok ciddi planlar yapmıştır.Bu planlar ne pahasına olursa olsun uygulanmalıdır.Depremler kaçınılmaz olduğuna göre tedbir almak devlete ve vatandaşa düşüyor.1939 Erzincan depreminde 40.000 insanın öldüğü söyleniyor. Aynı gün Kahramanmaraş Pazarcık ilçesi kaynaklı 7,6,Adıyaman ve  Elbistan kaynaklı 7,4 şiddetindeki depremler en az Erzincan depremindeki şiddete sahip. Allah'tan yapıların çoğu standartlara uygun ki yıkım az oldu ve insan kaybı az oldu.Demek ki tedbirler işe yarıyor.

   Allah ülkemizi daha büyük felaketlerden  korusun!



31 Ocak 2023 Salı

31 Mart Vakası ve 2023 Seçimi

 

13 Nisan 1909 tarihinde Selanik’ten İstanbul'a Hareket ordusu II. Abdulhamid’i tahttan indirdi.  Tahttan uzaklaştırılan Abdülhamit’in yerine V.Mehmet Reşat getirildi. 31 Mart Vakası diye bilinen bu darbe, daha sonraki yıllarda ülkemizde yapılacak askeri darbelerin yolunu açmıştır. Daha yakın bir tarihe kadar askerler tarafından siyasetçilere birçok defa müdahale edilmiştir. 27 Mayıs 1960 darbesinde başbakan Adnan Menderes, Maliye bakanı Hasan Polatkan ve dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu darbecilerin isteği üzerine idam edildiler.

Hareket Ordusunu İstanbul'a getirtip darbe yaptıranlar İttihat ve Terakki partisi idi.27 Mayıs darbesinin şartlarını hazırlayan da CHP idi. Her gün uydurulan haberler ile kamuoyunda iktidara karşı kin ve nefret dolu bir kesim hazırlandı. İşi o kadar ileri götürdüler ki öğrencilerin öldürüldüğünü yollara gömülüp üzerinin asfalt ile kapatıldığı yalanları, dedikoduları bile yapıldı. Gariptir ama bu tür palavralara inananlar da oldu. Seçim yapılmasına ve halkın reyi ile yeni bir iktidarın belirlenmesini istemediler. Seçim olursa halkın yeniden Demokrat Partisini iktidara getireceklerinden korkuyorlardı.

İttihat ve Terakki Partisi, hareket ordusunun sağladığı şartlar sonrası yönetimde söz sahibi oldu. Padişah V.Mehmet Reşat kukla birisi olarak kaldı. İttihat ve Terakki yönetimi oluşturduğu vesayet ile Osmanlıyı on yılda bitirdi. Otuz üç yıl Osmanlıyı yöneten bir deha olan Abdülhamit'e İttihat Terakkinin kifayetsiz muhterisleri maalesef çok büyük kötülük yaptılar. Batı kültürüne duyulan hayranlık koskoca imparatorluğu mahvetti. Osmanlı'nın parçalanması ile İslam dünyası ezildi, parçalandı, batının sömürgecilerine yem oldu. Ortadoğu’da, Balkanlarda ve Afrika’da bugün var olan sıkıntıların sebebi Osmanlı imparatorluğunun parçalanmasıdır. Bunun müsebbipleri de kendi medeniyetinden, kendi kültüründen uzaklaşıp Batı Medeniyetine gıpta edenlerdir.

İttihat ve Terakkiciler o günün toplumunu Abdulhamid’e karşı öylesine kışkırttılar ki neticede Mehmet Akif Ersoy, Elmalılı Hamdi Yazır ve Said Nursi gibi isimler bile Abdulhamid’e karşı durdular.

Adolf Hitler’in propaganda bakanı olan Joseph Goebbels, halkın cahil kalması ve gerçek bilgiye ulaşmaması için her yolu denemiş bir yalan uzmanıdır.  “Yalan ne kadar büyükse inananı o kadar çok olur.” metodu ile uçuk kaçık, bu kadarı da olmaz denilen yalanlar uydurularak kamuoyunu kışkırtmak mümkün oluyor. İttihat ve Terakki tarafından Abülhamid’e karşı yapılan da bu idi. Yoksa Mehmet Akif, Said Nursi gibi adamların onlara destek vermesi hatta İttihat Terakki Partisine üye olmaları mümkün müdür?

Tabi, İttihat ve Terakki Partisinin bütün üyelerini aynı ayarda tutmak ve hepsini eşit değerlendirmek elbette yanlış olur. Her organizasyonda, her dernek ve cemiyet veya cemaatlerde mutlaka o yapıya uymayan, gizli hesapları olan insanlar vardır. Said Nursi de, İTC’ nin, yüzde doksanı için  “…mu’tekid Müslimlerdir.” derken diğer taraftan aralarında, “…bir takım edepsiz, çok sefih masonlar dahi bulunur; lakin yüzde ondur.” diyor. Günümüzde de değişen bir durum yok. Özellikle ülke yönetimine talip siyasi partiler içerisinde azınlık dahi olsalar yönetimde söz sahibi olan art niyetli, insanlar bulunabilir.

Tezgâhlanan oyunların farkında olan Abdülhamit han bütün ikna gayretlerine rağmen 31 Mart vakasını engellemeye muvaffak olamadı. Dışarıdan destekli ve güdümlü batı hayranı kitlenin şuursuzca hareketi Osmanlı’yı darmadağın etti. Bütün bir İslam ümmeti perişan oldu.

Abdülhamit Hana karşı yapılan oyunlar, tuzaklar, fitneler şimdi de Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yapılmaktadır. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynen Abdülhamit han gibi ülkeyi diri tutacak, güçlendirecek projeler ile politika yapmaktadır. Perişan haldeki ümmete yeniden umut vaat ediyor. Bundan rahatsız olan, hazmedemeyen bir kısım siyasetçi ve aydınlarımız var. Hâlâ Batının değerleri ile var olmaya çalışan ve onların dikte ettiği kavramlarla düşünen ve karar veren aydınlarımız var. Batı, bu aydınlar  sayesinde ülkemizde kendi değerlerini yerleştiriyor. Batılı gibi yaşamak ve onların değerlerini doğru olarak kabul eden enteller çoğaldıkça, batılı ülkelerin kuklası olan fitneciler hep var olacaktır.

Dikkat edilirse AB ülkeleri, ABD Türkiye için hangi konularda rahatsız ise cepheleşen ve kendilerine altılı masa ya da millet ittifakı diyenler de o konularda rahatsız olduğunu açıklıyor.14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak seçim çok önemli.Ya dışarıdan Türkiye’nin bugünkü durumundan rahatsız olanlar kazanacak ya da yerli ve milli olanlar kazanacak.