Devriyye
24 Nisan 2024 Çarşamba
İsrail ve İslâm Dunyası
18 Nisan 2024 Perşembe
Tokat'taki Depremler
7 Mart 2024 Perşembe
Gazze'de İsrail Barbarlığı
İsrail beş aydır Gazze’de insanlık onur ve haysiyetine, savaş ahlak ve kurallarına aykırı bir şekilde masum ve mazlum insanları katlediyor. ABD İsrail’in en büyük destekçisi olmakla bu çirkin savaşın ortağı durumdadır. AB ülkeleri de İsrail'e destek veriyor. Adı geçen ülkelerin İsrail'e destek verme nedenlerinin en başında Gazzelilerin ve Filistin’in Müslüman olmasıdır. Eğer Filistin ve Gazze’de yaşayanların çoğunluğu Müslüman olmasaydı İsrail asla bu rezil saldırıları yapamazdı. ABD ve AB ülkeleri de bu vahşete asla müsaade etmezdi.
10 Mart 2023 Cuma
Deprem ve Siyaset
Ülkemizde yüzyılın felaketi denilen bir deprem afeti yaşandı.Depremin üzerinden bir ay geçti.Yaralar sarılmaya devam ediliyor.Konut sorunu büyük bir ihtiyaç olarak en önce ve hızlı bir şekilde karşılanması gereken bir husus.Cumhurbaşkanı Erdoğan konutlar için bir yıllık bir süre istedi.Depremzedeler Erdoğan'a güveniyor.
6 Şubat 2023 Pazartesi
Yine Deprem
Anlaşılan o ki bundan böyle ülkemizde daha birçok deprem olacak.Daha önce yaşadığımız her depremde ders alarak çıktık.Ancak depremin ne zaman ve nerede nasıl hangi şiddete olacağını bilmiyoruz.Her deprem farklı zayiatlara sebep oluyor.Bazen depremleri hiç can kaybı olmadan çeşitli maddi zararlar ile atlatıyoruz .Bu her zaman böyle olacak anlamına gelmiyor.
Gölcük depremi olduğunda maalesef devlet çok geç fark etti.Dolayısıyla devlet ciddiyeti ile bağdaşmayan bir gecikme ile müdahale yapılabildi.Ama bundan ders alan yeni iktidar, Van depreminde ve sonraki depremlerde anında bütün imkânlarını seferber ederek depremzedelerin yardımına koştu.
Ancak 6 Şubat 2023 gecesi Maraş,Malatya,Hatay,Diyarbakır,Adana gibi on ilde meydana gelen deprem çok şiddetli oldu.Gece saat 04.17'de insanlar uykuda iken meydana gelen deprem büyük korku ve panik meydana getirdi.Durum hakikaten vahimdi.Türkiye devleti depremin sebep olduğu hasar ve zayiatı gördü ve uluslararası yardıma açık olduğunu açıkladı.Çünkü on ilde meydana gelen deprem korkunç yıkımlara sebep oldu.Her geçen saat ölü sayısı artıyor. Türkiye'nin tek başına bu yıkımın altından kalkması mümkündür;ancak en kısa zamanda bu yıkımın ortadan kalkması ve yeniden inşa işlemleri için büyük maliyetlere ihtiyaç var.
Kentsel dönüşüm hızlı bir şekilde bütün bölgelerde zorunlu hale getirilmelidir.Dönüştürülen veya önceki depremler sonrası yapılan yapılarda çok şiddetli depremlerde dahi herhangi bir hasar olmadığı görülmüştür.Özellikle Gölcük depremi (1999) öncesi yapılan binaların kalitesi çok düşük.O zaman müteahhitlerin insafı dahilinde ,inşa edilen binalar bugün değilse yarın bir gün mutlaka yıkılacaktır.
Devlet, deprem ile ilgili konularda mutlaka çok ciddi planlar yapmıştır.Bu planlar ne pahasına olursa olsun uygulanmalıdır.Depremler kaçınılmaz olduğuna göre tedbir almak devlete ve vatandaşa düşüyor.1939 Erzincan depreminde 40.000 insanın öldüğü söyleniyor. Aynı gün Kahramanmaraş Pazarcık ilçesi kaynaklı 7,6,Adıyaman ve Elbistan kaynaklı 7,4 şiddetindeki depremler en az Erzincan depremindeki şiddete sahip. Allah'tan yapıların çoğu standartlara uygun ki yıkım az oldu ve insan kaybı az oldu.Demek ki tedbirler işe yarıyor.
Allah ülkemizi daha büyük felaketlerden korusun!
31 Ocak 2023 Salı
31 Mart Vakası ve 2023 Seçimi
13 Nisan
1909 tarihinde Selanik’ten İstanbul'a Hareket ordusu II. Abdulhamid’i tahttan
indirdi. Tahttan uzaklaştırılan
Abdülhamit’in yerine V.Mehmet Reşat getirildi. 31 Mart Vakası diye bilinen bu
darbe, daha sonraki yıllarda ülkemizde yapılacak askeri darbelerin yolunu
açmıştır. Daha yakın bir tarihe kadar askerler tarafından siyasetçilere birçok
defa müdahale edilmiştir. 27 Mayıs 1960 darbesinde başbakan Adnan Menderes, Maliye
bakanı Hasan Polatkan ve dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu darbecilerin isteği
üzerine idam edildiler.
Hareket
Ordusunu İstanbul'a getirtip darbe yaptıranlar İttihat ve Terakki partisi idi.27
Mayıs darbesinin şartlarını hazırlayan da CHP idi. Her gün uydurulan haberler
ile kamuoyunda iktidara karşı kin ve nefret dolu bir kesim hazırlandı. İşi o
kadar ileri götürdüler ki öğrencilerin öldürüldüğünü yollara gömülüp üzerinin
asfalt ile kapatıldığı yalanları, dedikoduları bile yapıldı. Gariptir ama bu
tür palavralara inananlar da oldu. Seçim yapılmasına ve halkın reyi ile yeni
bir iktidarın belirlenmesini istemediler. Seçim olursa halkın yeniden Demokrat
Partisini iktidara getireceklerinden korkuyorlardı.
İttihat
ve Terakki Partisi, hareket ordusunun sağladığı şartlar sonrası yönetimde söz
sahibi oldu. Padişah V.Mehmet Reşat kukla birisi olarak kaldı. İttihat ve
Terakki yönetimi oluşturduğu vesayet ile Osmanlıyı on yılda bitirdi. Otuz üç
yıl Osmanlıyı yöneten bir deha olan Abdülhamit'e İttihat Terakkinin kifayetsiz
muhterisleri maalesef çok büyük kötülük yaptılar. Batı kültürüne duyulan
hayranlık koskoca imparatorluğu mahvetti. Osmanlı'nın parçalanması ile İslam
dünyası ezildi, parçalandı, batının sömürgecilerine yem oldu. Ortadoğu’da,
Balkanlarda ve Afrika’da bugün var olan sıkıntıların sebebi Osmanlı
imparatorluğunun parçalanmasıdır. Bunun müsebbipleri de kendi medeniyetinden,
kendi kültüründen uzaklaşıp Batı Medeniyetine gıpta edenlerdir.
İttihat
ve Terakkiciler o günün toplumunu Abdulhamid’e karşı öylesine kışkırttılar ki
neticede Mehmet Akif Ersoy, Elmalılı Hamdi Yazır ve Said Nursi gibi isimler
bile Abdulhamid’e karşı durdular.
Adolf
Hitler’in propaganda bakanı olan Joseph Goebbels, halkın cahil kalması ve
gerçek bilgiye ulaşmaması için her yolu denemiş bir yalan uzmanıdır. “Yalan ne kadar büyükse inananı o kadar çok
olur.” metodu ile uçuk kaçık, bu kadarı da olmaz denilen yalanlar uydurularak
kamuoyunu kışkırtmak mümkün oluyor. İttihat ve Terakki tarafından Abülhamid’e
karşı yapılan da bu idi. Yoksa Mehmet Akif, Said Nursi gibi adamların onlara
destek vermesi hatta İttihat Terakki Partisine üye olmaları mümkün müdür?
Tabi,
İttihat ve Terakki Partisinin bütün üyelerini aynı ayarda tutmak ve hepsini
eşit değerlendirmek elbette yanlış olur. Her organizasyonda, her dernek ve
cemiyet veya cemaatlerde mutlaka o yapıya uymayan, gizli hesapları olan
insanlar vardır. Said Nursi de, İTC’ nin, yüzde doksanı için “…mu’tekid Müslimlerdir.” derken diğer taraftan
aralarında, “…bir takım edepsiz, çok sefih masonlar dahi bulunur; lakin yüzde
ondur.” diyor. Günümüzde de değişen bir durum yok. Özellikle ülke yönetimine
talip siyasi partiler içerisinde azınlık dahi olsalar yönetimde söz sahibi olan
art niyetli, insanlar bulunabilir.
Tezgâhlanan
oyunların farkında olan Abdülhamit han bütün ikna gayretlerine rağmen 31 Mart
vakasını engellemeye muvaffak olamadı. Dışarıdan destekli ve güdümlü batı
hayranı kitlenin şuursuzca hareketi Osmanlı’yı darmadağın etti. Bütün bir İslam
ümmeti perişan oldu.
Abdülhamit Hana karşı yapılan oyunlar, tuzaklar, fitneler şimdi de Recep Tayyip Erdoğan’a
karşı yapılmaktadır. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynen Abdülhamit han gibi
ülkeyi diri tutacak, güçlendirecek projeler ile politika yapmaktadır. Perişan
haldeki ümmete yeniden umut vaat ediyor. Bundan rahatsız olan, hazmedemeyen bir
kısım siyasetçi ve aydınlarımız var. Hâlâ Batının değerleri ile var olmaya
çalışan ve onların dikte ettiği kavramlarla düşünen ve karar veren aydınlarımız
var. Batı, bu aydınlar sayesinde
ülkemizde kendi değerlerini yerleştiriyor. Batılı gibi yaşamak ve onların
değerlerini doğru olarak kabul eden enteller çoğaldıkça, batılı ülkelerin
kuklası olan fitneciler hep var olacaktır.
Dikkat edilirse AB ülkeleri, ABD Türkiye için hangi konularda rahatsız ise cepheleşen ve kendilerine altılı masa ya da millet ittifakı diyenler de o konularda rahatsız olduğunu açıklıyor.14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak seçim çok önemli.Ya dışarıdan Türkiye’nin bugünkü durumundan rahatsız olanlar kazanacak ya da yerli ve milli olanlar kazanacak.