Şurası
bir gerçek ki,Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye'si de dahil olmak
üzere Recep Tayyip Erdoğan'a karşı yürütülen ve kine,hırsa
dayalı sistematik bir düşmanlık hiç bir padişah veya siyasiye
karşı yürütülmemiştir.Düşmanlığın bu denli şiddetli
oluşunun farkında olan da var,olmayan da var.Toplumun her
katmanında yer alan ve Başbakanı destekleyen bir çok insan
var.Bunların büyük bir yüzdesi neden veya niçin destek
vermesinin bilincinde olan insanlardır.Bir çok insan ise daha
önceki yönetimler tarafından kendisine yaşatılan
mağduriyetlerin,başbakanın önderliğindeki iktidar tarafından
ortadan kaldırılmasını takdir ederek destek veriyor.
Hasseten
başbakana yönelik düşmanlığın temelinde,özellikle Cumhuriyet
dönemi Türkiye'sinde devlet eliyle kadrolaşan ve eğemen güç
haline gelen, saltanat sefası süren azınlık kitlesinin yavaş
yavaş saygınlığını yitirmesi ve adam yerine koymadıkları
toplum çoğunluğu tarafından kenara itilmesi var.Yahudilerin,bütün
insanların kendilerine hizmet için yaratıldığına inanmaları
gibi bir inanca sahip olan ve CHP bünyesinde kendilerine yer bulan
elitist ve yine kendilerine kutsallık derecesinde dokunulmazlık
payesi biçen “sömürgen tabakanın” itibarı, önce rahmetli
Özal ile sonra da R.Tayyip Erdoğan ile tahmin edemedikleri bir
şekilde sarsıldı.Artık kimse onları kaale almıyor.
Tamamen
yabancısı oldukları halk ile aynı dili konuşamayanlar komik
durumlara düşüyor.Jandarma geliyor haberi ile artık saklanan
köylüler yok.Tahsildar geliyor haberi ile malını hangi mağaraya
saklayacağını şaşıran da yok.Bir yemek karşılığında
karaborsa piyasasına göz yuman maliyeciler de yok.
Gündemde
olması nedeniyle göz önünde yürütülen bir Cumhurbaşkanlığı
seçimi var.Bu seçimde özellikle laiklerin kendileri için asla
vazgeçilmez ve mutlaka hizmetlerinde tutması gereken bir makam
olarak gördükleri Cumhurbaşkanlığı için bir arada cepheleşen
ve halkın karşısına akla hayale gelmedik korku ve endişe
senaryoları ile seçim stratejisi tespit edenlerin komiklik
seviyesinde yürütülen çalışmalarını görüyoruz.Bu birleşen
“Eski Türkiye” cephesinin tamamen hayali ithamları karşısında
sokaktaki vatandaş sadece gülüyor.Bu komik tehditlerin ve canhıraş
isyan rolleri oynayanların kimler olduğunu çok iyi
biliyor.Psikolojik etki meydana getireceği zannıyla seçimlerde
kullanılan taktiklerin işe yaramadığı daha önceki seçimlerde
ispatlandı.Pırıl pırıl parlayan ve dünyayı aydınlatan güneşin
varlığı nasıl ki hiç bir tez ve eylem ile yok edilemiyor ise,son
on iki yolda Türkiye'de yaşanılan hakikatler de görmezden
gelinemiyor.
Özellikle
kürtlerin,yüzyıllık mağduriyet ve mazlumiyetini görüp
kendilerine tabii haklar bağlamında “alan” açan zihniyetin
yanında olması gerekiyor.Kürtlerin yanısıra Alevi gibi inanç
sahiplerinin,yok farzedilen ve “ulus” anlayışı kapsamında
değersiz sayılan her düşünce ve camianın kendilerine sağlanan
özgürlük dünyasında nankörlük etmeleri beklenemez.
Tayyip
Erdoğan, yürütülmeye çalışılan ve insanların tabii
dünyasından çıkmayan ve dışarıdan ithal edilen düşüncelerin
ürünü olan sistemin dönen tekerine çomak soktu.Varlıklarını
bu yapay sisteme borçlu olanlar acayip seviyede şaşkına
döndüler.Eski Türkiye'de işler çok kolaydı.Bir paşanın demeci
üzerine şapkasını alıp kaçanları bu millet çok gördü.
Vesayet
düzeni,darbe üzerine darbe aldıkça,milli iradenin temsilcisi
Erdoğan güçlendi.Hürriyetin tadına varan halkın Başbakana
desteği her geçen gün artmaktadır.Eski Türkiye cephesindekilerin
zannının aksine yeni Türkiye taraftarı,dolayısı ile Başbakan'a
destek çıkanlar sadece,mutedeyyin,ılıman,v.b etiketlenmelere
maruz bırakılan insanlar değil,her kesimden insanlar var.
Belli bir kesimin
tarifi imkânsız ve düşmanlık derecesine varan Başbakana
saldırıları dozajı artırılarak devam edecektir.Çünkü halkın
artık eskiye dönüş ihtimali kalmadı.Saldırganlar,anarşik
söylem ve eylemleriyle başbaşa kalacaktır.