Bir
insan,ben müslümanım,diyorsa o artık “sıradan insan”
olmaktan çıkmış demektir.Çünkü müslüman olmak,
alelade,sıradan bir hal değildir.İnsanın fıtratında bulunan
inanma ihtiyacını akıllı insanlar hiseder ve araştırır.İnanılacak
dinler ve felsefi inanç ve ideolojiler sayılamayacak ve belki de
tespiti mümkün olamayacak sayıda çoktur.Çok sayıda din ve
düşünceler içerisinde eğer islâm seçilmişse,bunu rastgele bir
inanış olarak görmek mümkün değil.Şunları da
seçebilirdi:Hristiyan,Yahudi,Hinduizm,Şintoizm ya da
moon,scientologi,Marksizm v.b. gibi.
İslam
dini,Allah tarafından ve Hz.Muhammed vasıta kılınarak insanlara
bildirilen ilahi bir dindir.İslâmdan önce gelmiş olan
Hristiyanlık ve Yahudilik dini de Allah tarafından vaz edilmiş
dinlerdir.Ancak,Hz.Musa'ya nazil olan Tevrat (Ahd-i Atik),Hz.İsa'ya
nazil olan İncil (Ahd-i Cedid) bugün orijinal haliyle mevcut
değildir.Örneğin bugünkü mevcut Tevrat, Hz.Musa'dan asırlar
sonra Azra
adında bir kâhinin,kudüste aslını bulduğunu iddia ettiği fakat
Azra'nın kendisi tarafından yazıldığı kuvvetle muhtemel olan
Tevrat'tır.Yine bugün mevcut olan İncil (Ahd-i Cedit) de asıl
İncil değil.Adı belirtilen her iki ilahi kitabın aslı mevcut
olsa bile atık onların geçerliliği kalmamıştır.Çünkü,Kur'an-ı
Kerim var.Kur'an'daki Âl-i
imran suresi 19. ayetinde: “Allah
katında din İslâmdır.” hükmü
çok nettir.Ayrıca Maide suresi 3. ayette: “Bugün
size dininizi kemale erdirdim,üzerinizdeki ni'metimi tamamladım ve
size din olarak İslâm'ı beğendim.”
yine Kur'an'daki Âl-i imran suresi 85. ayetinde : “
Her
kim de İslâm'dan başka bir din ararsa,artık,imkânı yok ,ondan
kabul olunmaz ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olur.”
Müslüman,ahlaklıdır,dürüsttür,namusludur,şereflidir,yalan
söylemez,hırsızlık yapmaz,dedikodu,iftira yapmaz,ağzından
çıkana dikkat eder,boşboğazlık etmez,ukelalık yapmaz.Böyle
olmak zorundadır.Değilse sadece,müslümanım,demekle müslüman
olunmuş olmaz.Belki bunun adı,münafıklık olmuş olur.
Müslüman,bütün
davranışlarından sorumlu olup bu idrak içerisinde davranmak
zorundadır.Dost ve arkadaş edinilen insanların kim olduğunu
bilmek ve bu insanlarla ilişkilerinin netice itibarıyla
kendisine,topluma ne gibi faydalar sağlayacağını önceden hesaba
katmak müslümanın görevlerindendir.
1933 yılında Diyanet işleri
Reisi Rıfat tarafından,Evkaf Umum Müdürlüğünce basımı
istenilen ve yine eski Diyanet İşleri Başkanlarından Ahmet Hamdi
Akseki tarafından yazılan,İslâm Dini-İslâm
İtikad ve İbadeti,kitabında:
“Kur'an'ı
kerim yedi sınıf insanın peşinden gitmeyi,onları dinlemeyi yasak
etmiştir ki,şunlardır:
1-Doğruya
ve yalana çok yemin eden,
2-Fikir ve
düşüncesi düşük olan (Fikir ve tedbirinde asâlet ve yükseklik
olmayan)
3-Şuna
buna söğen,la'net eden,daima kusur ve ayıp araştıran,
4-Bir yerde
konuşulan şeyleri başkalarına taşıyan (Yani insanların arasını
koğuculukla açmak için söz gezdiren),
5-Bahil
(cimri) ve son derece sıkı olan ve insanları iyilikten çeviren,
6-Hakkı
tanımayan ve mütecaviz olan,
7-Günaha
dadanan ve bununla beraber şerefsiz ve soysuz olan.”
Bu yedi esası her müslümana
ezberletmek gerek.Daha doğrusu bütün insanların burada sayılan
ilkeleri ezberlemesi gerek.
Şu son yıllarda ülkemizin ve
milletimizin başına gelen daha doğrusu getirilen olayları bu
ilkeler ışığında değerlendirmek çok yararlı olacaktır.
Bu topraklar kolay alınmadı,her
karışında şehitlerimizin kanı var.Devletin bekası, bizim için
varlığımızın devamı ve inancımızın gereğini yaşayabilmek
için zorunludur.
Dinimize,milletimize,ümmeti
Muhammed'e,ülkemize velhasıl dinî ve millî
değerlerimize,inançlarımıza ihanet kodları ile donatılmış
insanları yukarıda belirtilen esaslar dahilinde tespit etmek çok
kolaydır.
Kur'an'ı anlayarak okumak ve
Hz.Muhammed'in hayatını anlamak bizim için zarurettir.Kurtuluş
İslâmda'dır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder